Hiç Sevilmemiş Erkek(29.04.2020)

     Hiç sevilmemiş erkek...Sen de bizden birisisin sanırım,buraya geldiğine göre...Aslında buraya gelecek kimseyi beklemiyorum biliyor musun?Sadece benim gibi olan birileri sanki buraya gelecekmiş de yazdıklarımı okuyacakmış gibi yapıyorum sadece.
    Gayet de zorlu derslerimden sıkılmış ve oldukça da yorulmuş bir şekilde içimi döküyorum sana sayın hayali,hiç sevilmemiş insan,tıpkı benim gibisin sen de.Seni de benim gibi hep yalnız bıraktılar değil mi?Seni de hiç gören olmadı,hep görünmezdin.Bu süper gücün bu kadar yorucu ve zor olduğunu hiç düşünmemiştin değil mi?Ben de hiç düşünmemiştim.
     Gerçekten çok mu çirkiniz?Seni bilmem ama ben çok çirkinim sayın hayali insan.Babamın çirkin sülalesinin genlerini almışım,anne tarafının daha güzel genleri varken,hayata böyle şanssız başladık ne yazık ki.Halbuki çocukken böyle çirkin değildim.Ne olduysa büyüyünce oldu.

"En güzeli çocukluktu,sahip olduğum o sıska vücuttu."(Sagopa Kajmer,Sürahi)
    Hayat adaletsizdir sayın hayali dostum.İster miydik biz de böyle filozof gibi ölümüne yalnız olmayı?Bir yandan hayata tutunabilmek için çalışıyoruz,bu sefer olacak,başaracağım diyoruz,yine aklımıza dank ediyor bu hastalıklı düşünceler,çabalarımız sonuçsuz kalıyor,yerimizde sayıyoruz.Bu kapitalist dünyada,herkesin birbirini rakip olarak gördüğü bu iğrenç düzende diğer insanlar-bizleri rakip olarak kabul edenler-nasıl ilerliyor oysa ki.Kendimizi hırpaladık,ezdik,boş yere yorduk.Evet,farkındayız aslında kendimize gereksiz yere kötülük yaptığımızdan.Tüm bu düşüncelerin önemsiz olduğunu biliyoruz ama gene de sıkışıp kalıyoruz.Belki de bizi en doğru tanımlayan sıfat Tutunamayanlardır.Oğuz Atay bizi çok güzel anlatmıştı.Biz,tutunamayanlarız sayın hayali dostum.Hayat karşısında yıkık,kaygılı ama kaderine boyun eğmeyecek kadar da azimli.Neymiş efendim?Bi kızlar bizi sevmiyor diye mi hayatımızı mahvedeceğiz?Yazık değil mi lan bize?Bazen de kendimizle böyle çeliştiğimiz çok an oluyor ama olsun.Bak,ben sana bu yazıyı yazarken kendimi iyi hissetmeye başladım bile sayın hayali dost.Belki de sadece bu yazı ile sınırlı kalmayız senle.Sen aslında nicelik olarak bir hiç olsan da nitelik olarak benim için çok değerlisin biliyor musun?
     Yazıyı aceleye getirdim,çabuk bitirdim,oysa ki sana yazmak istediğim çok şey var.Blogger'i daha önce hiç kullanmadığımı ve kullanmayı da bilmediğimi anlamışsındır sanırım.Öğreniriz yavaş yavaş.Belki ileride kendi web adresimi yazarım,oradan başlarım parmakları klavyenin tuşlarına vurmaya.Bu pandemi günlerinde okuyacak bir kitap arıyorsan sana ilk önce Oğuz Atay'ın Tutunamayanlar'ını öneriyorum.O kadar başarılı,o kadar çarpıcı,o kadar zekice kullanılmış söz sanatlarına sahip ki...Yazarın kendi yarattığı mizahi anlatımı,Türk edebiyatında,okuduğum kitaplar arasında,tek gördüğüm bir örnek.Konu zaten bizi anlatıyor;Aydın insanın dile getirilmemiş iç hesaplaşmaları,kendine hiçbir yere ait hissetmemesi,uyum sorunu...Bu kitap bizim anayasamız aslında sayın hayali.2017 senesinde lise son sınıftayken okumuştum.Beni o kadar etkilemişti ki,kitabın bir sahnesini rüyamda gördüm hatta.İTÜ İnşaat Mühendisliği mezunu öğretim görevlisi Oğuz Atay'dan böylesine dahice bir eser işte Tutunamayanlar.Oğuz Atay'ın beyin tümörüne yakalanmasıyla birlikte hummalı bir şekilde,anlatacaklarını,bu dünyadan gitmeden önce kaleme alma amacıyla bir an önce kalemine sarılmasının ilk meyvesidir ve bence baş yapıtıdır Tutunamayanlar.Tehlikeli Oyunlar'ı,Korkuyu Beklerken'i,Mustafa İnan'ı okudum kendisinin eserlerinden,geriye kalanları da okuyacağım elbette.Sana vedamı da Oğuz Atay ile yapıyorum sayın hayali dost.







 jurnal'in ilk cildinde 27 mart 1963 tarihli metin:

"seni seviyorum sözünün bir yalan, bir teselli, bir alay olarak bile muhatabı olamamak. muhatabı ve mütekellimi."

bağlamıyla birlikte ele alındığında*daha iyi anlaşılabilecek olan ve yine jurnal'in birinci cildinde yer alan 12 ekim 1963 tarihli metin:

"o kadar yalnızdım ki karanlıklardan iblis'in eli uzansa minnetle sıkardım."
                                                                                                    


   

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bir Gün Alıp Başımı Gideceğim